25 Aralık 2020 Cuma

Film Tavsiyesi: Notting Hill/Aşk Engel Tanımaz

Imdb: 7.1    Rotten Tomatoes: %83

Aldığı Ödüller: BAFTA Orange Yılın Filmi, Britanya Komedi Ödüllerinde En iyi Komedi Filmi

Nereden İzleyebilirim?: Netflix

Notting Hill, Türkçe çevirisiyle, Aşk Engel Tanımaz, 1999 yılı İngiliz yapımı bir romantik komedi filmi. Aslında romantik komedileri pek seven biri değilim. Havaların soğumaya başladığı şu günlerde, Netflix’te izleyecek ve kafamı dağıtacak bir film ararken karşıma çıktı Notting Hill. Başrolünde dünya güzeli ve çok başarılı bir oyuncu olan Julia Roberts’ı görünce bir şans vereyim dedim. Hiç de pişman olmadım.

Filmi konusu klişe Türk filmlerini aratmıyor aslında. Dünyaca ünlü bir film yıldızı olan Anna Scott(Julia Robers), Notting Hill’de yaşayan bir kitap satıcısı olan William Thacker(Hugh Grant)’a aşık olur. Tahmin ediyorum ki bu film İngilizlerin değil de Amerikanların elinden çıksaydı şimdiye çoktan unutulmuş bir film olarak tarihin tozlu raflarında yerini alır, adını hatırlayan bile çıkmazdı. Filmi kendi dalında bir kült haline getiren, çok sevdiğim, İngiliz mizahının harika kullanımı bence. Thacker’ın garip(gerçekten garip) İrlandalı ev arkadaşı; zorlamadan yapılan ve klişelere düşmeyen, dozunda esprilerle birleşince ortaya harika bir komedi filmi çıkıyor. Kah eğleniyoruz kah üzülüyoruz film boyunca ama asla sıkılmıyoruz. Çok az romantik komedinin başarabildiği bir şey bu bence. O yüzden mutlaka bir şans verin bu güzel bir filme. Şimdi biraz daha derinlemesine inceleyelim filmimizi.

(Bundan sonrası spoiler :) )

Anna Scott dünyaca ünlü, bütün dünyanın hayran olduğu bir film yıldızı. Filminin tanıtımı için geldiği İngilitere’de bir tesadüf eseri küçük bir kitap dükkanı olan William Thacker ile tanışıyor. Garip bir şekilde de ona aşık oluyor. Thacker da, haklı olarak, bu aşka karşılık veriyor. İkilinin başından bir takım komik olaylar geçiyor, romantik dakikalar yaşanıyor. Başlarda harika görünen ilişki sonraları pek de iyi gitmiyor. Davul bile dengi dengine demişler! Bir dünya yıldızıyla ilişki yaşamak kolay olmasa gerek. Anna’nın bir erkek arkadaşı olduğunu öğreniyor, kalbi kırılıyor nazik ve yakışıklı Thacker’ın. Aşkı başka kollarda arasa da aklı hep Anna’da. Filmin bu noktasında harika bir sahne çıkıyor karşımıza, sizin de izlemeniz için alta bırakıyorum.( Sen ne güzel bir şarkısın Ain’t No Sunshine!)

Anna geri dönüyor İngiltere’ye bir film çekimi için. Fırsat bu fırsat. Kaçırır mı hiç Thacker? Film setine giderek Anna’yı görüyor. Fakat talihsiz bir konuşmaya kulak misafiri oluyor. Kalbi yine kırılıyor. (Sevenin yüzü hiç güler mi?) Bir sonraki gün kitapçıya geliyor Anna. Seviyorum seni, diyor. Ama Thacker’ın aşka olan inancı kırılmış artık. “Benden sana yâr olmaz güzelim, sen parfüm, ben esrar ve alkol kokarım. ” “Biz ayrı dünyaların insanlarıyız.” “Çaldığın o kalbi yerine koy lütfen.” tarzında cümlelerle reddediyor bu sevgiyi. Anna, şöhretin önemi yok, ben sadece sevdiği adamın onu sevmesini bekleyen bir kadınım, dese de ikna edemiyor Thacker’ı. Ee, romantik komedi bu, mutsuz sonla biter mi hiç? Thacker bin pişman oluyor. Kolay mı Julia Roberts’a hayır demek! Öğreniyor ki, Anna Amerika’ya geri dönüyor, pişman olduğunu söylemek için son bir fırsatı var. Romantik komedilerde alışık olduğumuz, son anda günü kurtarma sahnesiyle kavuşuyor çiftimiz. Mutlu son! Charles Aznavour’un müthiş şarkısı “She” ile başlayan film, yine aynı şarkının farklı bir yorumuyla bitiyor.

Çok beğendim, kesinlikle tavsiye ederim. İyi seyirler!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder